falih rıfkı atay

30 Kasım 1918 – Hiç olmazsa içimizi dökebiliyorduk

Falih Rıfkı Atay Çankaya’da anlatıyor:

Hürriyet ve İtilâfçılardan bir kısmının basit bir formülü var:

Düvel-i muazzamanın adaletine sığınmaktan başka çaremiz yoktur.

Eğer onlara günahlarımızı affettirmek istiyorsak, hemen darağaçlarını harpçiler ve İttihatçılarla donatmaya bakmalıyız.

Bir kısmı o kadar öççü ki âdeta sevinç içinde.

İkide bir yüzünüze:

– İşte battık… der.

Bu sözü de:

– İyi ki battık… der gibi söyler.

Biraz isyan etmek isterseniz:

– Hâlâ mı o kafa? diye bir kahkaha püskürür.

Yaşamak ve beklemek lâzımdı.

Genç ve cesaretli idim.

Gazeteciliğe atılmak istiyordum.

O sırada ”Akşam” gazetesinin ortaklığı fırsatı çıktı.

Bab-ı âli caddesinde Reşid Efendi Hanının birkaç odasına sığınan ”Akşam” gazetesi kötü baskılı, az satışlı, avuç kadar bir şeydi.

Üç ortağın -Necmeddin Sadak, Kâzım Şinasi ve Ali Naci- yazıcıdan fazla sermayeye ihtiyaçları vardı.

Bir dostumuz teşebbüsü ele aldı.

O, Yahya Kemal, Fazıl Ahmet, Rıfat Müeyyet ve ben Akşam sahipleri ile beraber bir şirket kuracaktık.

Günlerce toplanarak, konuştuk, dağıldık.

Nihayet ben babamdan kalma evin satışından arttırdığım beş yüz lirayı yatırdım.

İngiliz Rıfat diye tanınan Rıfat Müeyyet de parasını verdi.

Beş ortak olduk.

Bab-ı âli camiinin bitişiğindeki kırmızı ahşap binayı vaktiyle İttihat ve Terakki tutmuş.

İçine bir iki düz makine yerleştirmiş.

Maksat ”Yeni Mecmua”yı çıkarmak.

Hepsi merkez-i umumî üyelerinden Küçük Talât’ın üzerinde idi.

Ben ”Yeni Mecmua”yı da çıkarmak şartıyla, binayı ve makineleri devraldık.

Ziya Gökalp’ın dergisini ziyanına katlanmak mümkün olduğu müddetçe çıkardım.

Yeni bina ayaküstü olduğundan, elverişli bir toplantı yeri idi.

Üst kat odalardan bir kısmını sonradan Matbuat Cemiyetine kiralamıştık.

İstanbul’un kalbur üstü yazarları ve fikir adamları ile sık sık buluşur, dertleşirdik.

Ben gazetenin üçüncü sayfasının başında ‘Günün Fıkrası’nı yazıyordum.

Yakup Kadri de bitişiğimizdeki ‘İkdam’ gazetesinin ikinci sayfasına yerleşti.

Pek az, geçindiremeyecek kadar az kazanıyorduk.

Ama hiç olmazsa, içimizi dökebiliyorduk.


GÜNÜN ALINTISI


Kaynak: Çankaya – Falih Rıfkı Atay

İlginizi Çekebilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir